Milano ve Floransa

İtalya gezimizin bir gününde Milano’yu gezme fırsatımız oldu. İtalya çok güzel bir ülke ancak Milano’nun şıklığı görülmeye değer doğrusu. Modanın başkenti olarak bildiğimiz bu şehir tam anlamıyla bu yönünü sokaklarında yansıtıyor.

Herkesin bu bilinçte sokaklarda dolaştığını görmek ben de hayranlık uyandırmıştı.

Tur otobüsüyle Milano’ya geldiğimizde bizi ilk karşılayan Leonardo Da Vinci’nin heykeli oldu. Herkesçe bilinen sanatçının eserlerini , bıraktığı izleri İtalya gezimiz boyunca çoğu yerde gördük. Hayatını ve eserlerini çok daha detaylı dinleyip öğrenme şansımız oldu.

Bu heykelin önünden ilerleyip yürüyünce sizi Milanoluların gururla övündükleri Galleria Vittorio Emanuale II karşılıyor. O güne kadar, bu kadar görkemli bir çarşı görmediğimi itiraf edebilirim. Övündükleri kadar gösterişli olan bu yere evlerinin salonu diyorlarmış. Yer döşemeleri ayrı, tavanı ayrı süslemelerle döşenmiş çok şık bir yer. Son moda lüks mağazaların sağlı sollu sıralandığı bu galeride ne tarafa bakacağınızı şaşırıyorsunuz doğrusu.

Yer süslemelerinin bir tanesinden bahsetmek istiyorum. Meşhur boğa resminin üzerinde topuğunuzla 3 kez dönüyorsunuz. Bu ritüelin kişiye şans getireceğine dair bir inanış yüzünden turistlerin sıraya girip ,dilek diliyorlar. Adettenmiş diye biz de bu ritüeli yapmadan oradan ayrılmamıştık.

Galleria Vittorio Emanuale II ‘den çıkınca karşımızda görkemli Duomo Katedrali yer alıyor. Bu katedralin üzerinde altın heykellerin bulunuyor. Bu heykelleri çalmak için helikopterle katedralin üzerinden uçarak girişimde bulunulmasına de bayağı şaşırmıştım.

Katedralin önünde fotoğraf çektirip yakındaki parkta dinlenmiştik. Parklarda wi-fi olması çok iyi bir ayrıntı diyebilirim. İsterseniz Katedrale girilip gezebiliyorsunuz.

Ayrıca İtalya’da bizde olduğu gibi sokaklarda parklarda çeşmeler bulunuyor. Soluklanırken su ihtiyacınızı da karşılayabiliyor olmak güzeldi doğrusu.

Öğle yemeğini Galleria’nın yanında bir restoranda yemiştik. İtalya’da pizza ve spagetti dışında başka tatlar da var tabi ki. Risottoları, farklı soslarda hazırlanmış etleri de denenebilir.

FLORANSA

İlber Ortaylı hocanın bir kitabında dünyada görülmesi gereken şehirler arasında Floransa’yı da yazdığını hatırlıyorum. Görüp gezince ne demek isteğini daha iyi anladım. Adeta sanatın yaşadığı yaşatıldığı bir şehir. Kendinizi ortaçağa ışınlanmış gibi hissediyorsunuz. Heykellerin, binaların arasında dolaşırken şaşırıyorsunuz.

Şehre inip merkeze doğru yürüyerek ilerlerken, bir operacının, sokakta bir eseri seslendirmesi, bize kendimizi sanki karşılanıyormuşuz gibi şanslı hissettirmişti. Bu bizim için çok güzel bir tesadüfi jest olmuştu.

Floransa Katedrali

Santa Maria del Fiore, ya da bilinen ismiyle Floransa Katedrali Duomo olarak da adlandırılıyor. Yapımına 1296 yılında başlanmış. İlerleyen yıllarda farklı mimarların yapıya kattığı özellikler olmuş. Özellikle Mimar Giotto’nun  çan kulesi eklemesiyle yapı son halini almış. Dış süslemelerinin çok gösterişli olduğunu ve farklı bulduğumu söyleyebilirim.

Vecchio Sarayı

Yapıda bulunan çan kulesiyle Floransa’da görülmesi gereken bir yapı. 1300 lü yıllarda hükümet binası olarak kullanılmış.

Ponte Vecchio

Nehrin iki yakasını birbirine bağlar. Bu köprü üzerinde dükkanlar bulunmaktadır. 16.yy. da burada et satışı yapılmaktaymış. Ancak kötü koku yüzünden dönemin dükü tarafından et satışı yasaklanmış. Burada günümüzde kuyumcular ve hediyelik eşya satan dükkanlar bulunmakta.

Signoria meydanı

Plazzo Vecchionun önünüzde bulunan bu meydanda Michalengelo'nun ünlü Davud heykelinin replikası bulunmakta. Bu meydanda ünlü sanat eserlerinin sergilendiği meşhur Uffizi Galerisi de yer almakta. Meydan adeta açık hava müzesi gibi.

Aziz Giovanni Vaftiz Kilisesi

Floransa katedralinin karşısında yer alan bu yapı bronz kapılarıyla ünlü. Bu kapının üzerinde cennet cehennem tasviri yapılmış.

Bu meydanın etrafında küçük küçük lokanta ve restoranlar yer almakta. Biz de öğle yemeğimizi tipik bir İtalyan lokantasında yemiştik. Hoş bir yerdi ve menü de tabi ki yine pizza vardı.

Pisa

İtalya’nın sembollerinden olan Pisa Kulesi ve yanındaki katedralin de içinde bulunan Mucizeler Meydanı 1987 yılından beri UNESCO dünya listesinde yer almaktaymış.

Burada olmak çok heyecan vericiydi. Çocukluğumdan beri bildiğim bu yerde olmak ve eğlenceli fotoğraflar çekmek bizi çok mutlu etti.

Gezmenin sonunda meydandan çıkınca, sıralanmış hediyelik eşya satan sergilerden çok uygun fiyata ve üstelik pazarlık yaparak alabileceğiniz pek çok şey bulabilirsiniz.