Romantik Bir Şehir PRAG

 Orta Avrupa şehirlerinden biri olan Prag görmeyi istediğim bir şehirdi. Merak ettiğim kadar güzel ve düzenli bir şehir Prag. Vltava Nehri üzerindeki köprüleri ile nehir üzerinde gezen tekneleriyle çok romantik bir şehir. Caddeleri ve mimarisi görülmeye değer. Orta Çağ mimarisinin korunduğu sokaklarda gezmek çok keyifliydi. Prag için gezilebilecek en güzel zaman yılbaşı zamanı diyebilirim. Her yerde süslemeler, ışıklar şehri daha bir güzelleştirmiş. Prag çok düzenli bir şehir. Şehir içi ulaşım çok düzenli. Tramvaylar ve otobüslerin haricinde, şehir içinde yollarda özel araçları çok az sayıda görebilirsiniz. Metro ile ulaşım da çok kolay.

Old Town(Eski Şehir)

Avrupa’ya Noel zamanı gelmişseniz ünlü meydanlarına kurulan Noel pazarlarını görme fırsatını da yakalamış olursunuz. Küçük küçük kulübelerde hediyelik eşyaların satıldığı ve şehre özgü yemeklerin yapıldığı bu meydanda bulunmak çok keyifliydi. Meydandan pek çok gezilecek noktaya yürüyerek gidilebiliyor. Tyn Kilisesinin yer aldığı meydanda Astronomik Saat Kulesi de yer alıyor. Bu meydanda çok sayıda kafeterya, restoran ve oteller bulunuyor.

Astronomik Saat Kulesi

 Eski Şehir Meydanında yer alan bu saat, hala günümüzde çalışan ilk astronomik saat olma özelliğinde. Eski Şehir Meydanı’nda yer alan Eski Belediye Sarayı’ndaki bu saat 1402 senesinde yapılmış ve günümüzde dünyanın en eski 3 saati arasında. %75’i inşa edildiği yüzyıldan kalma olan 350 parçadan oluşuyor. Sadece saat demek yanlış olur. Kulenin üzerinde yer alan figürlerin hepsi farklı anlamlar taşıyor. Saat başı çanların çalmasıyla başlayan gösteriyi görmek için yüzlerce insan heyecanla bekliyor ve bu bekleyiş 23 saniyelik bir gösteri ile son buluyor. Kulede saatinin iki yanında yer alan mavi pencereler açılıyor. İçerisinde dönerek hareket eden insan maketlerini görüyorsunuz. Kuleye çıkılabiliyor. Ancak diğer zamanlarda bile çok uzun kuyrukların olduğu söylendiği için böyle bir girişimde bulunmadık.

Charles Köprüsü

Prag’ın gezilecek yerler listesinde öne çıkan sembol yerlerden birisi Charles Köprüsü. Orta Çağ mimarisinin en güzel örneklerinden biri. Köprünün baş ve sonunda bulunan kuleleri ve köprü üzerinde yer alan heykelleri görebilirsiniz. Köprü günümüzde araç trafiğine kapalı. Turistlerin akın ettiği köprü üzerinde müzisyen ve ressamları da görebilirsiniz.

Prag Kalesi

Şehir manzarasını çok güzel görebileceğiniz bir tepe üzerine inşa edilmiş. Prag Kalesi’nin ihtişamlı katedralleri, surları, kiliseleri, kraliyet sarayları ve her yönüyle ilgiyi üzerinde toplayan kuleleri, yapıyı UNESCO Dünya Kültür Mirasları Listesi’ne sokmuş.

 Kale bugün bir kraliyet sarayı, bir katedral, üç kilise, bir bazilika, bir manastır, iki savunma kulesi, kraliyet ahırları ve dar bir sokağı bünyesinde barındırıyor.

Aziz Vitus Katedrali

Prag Başpiskoposluğunun merkezi olan Roma Katolik katedraliymiş. Prag Kalesi içinde yer alıyor. Binanın yapımı 1344 yılında başlamış, 1929’da tamamlanmış. Pek çok kral ve kraliçenin taç giyme törenine ev sahipliği yapan gotik yapı, Prag’ın simgelerinden biri. 

Kafka Müzesi

Franz Kafka’nın doğduğu ve çocukluğunun bir kısmının geçtiği bu ev müze haline getirilmiş. Vltava nehri kıyısında yer alan müzenin bahçesindeki süs havuzu ve heykeller de dikkat çekici doğrusu.

 Vltava Nehri üzerinde teknelerle yemekli turlar düzenleniyor. Özellikle gece turlarında Prag ışıl ışıl görüntüsüyle daha bir güzel ve romantik görünüyor.

 Prag’da ünlü dans eden evi de görmenizi isterim. Evi inşaa ederken bir erkek ve bir kadının dans ediyormuş gibi görüntüsünü tasvir etmeye çalışmışlar. Günümüz yapılarından ama sembol olma yolunda olan bir mimari diyebilirim.

Ünlü Şairimiz Nazım Hikmet bir dönem Prag’da yaşamış. Şairin bu şehri neden seçtiğini Prag’ı görünce anlıyorsunuz. Nazım’ın sürekli gittiği kafeteryaya gidip bir kahve içmeden de dönmek olmazdı doğrusu.

 Prag’da ne yenilir? Diye sorarsanız. Maalesef bizim kültürümüze uygun yiyecekler bulmak zor. Özellikle domuz etini kullandıkları için yemeklerde seçici olmak zorunda kaldık. Tavuk ve balık tüketimi daha güvenli tabi ki.

Trdelnik denilen bir tatlıları var. Közde çevirme tarzı aletlere takılan hamurları pişirip tatlı sos, dondurmalarla çeşitlendirilen bu tatlıları yemeden dönmeyin derim. Langoş adı verilen bizdeki pişilerden biraz daha büyük yapılan ve üzerine kaşar peyniri ve ketçapla süsleyip sattıkları yiyeceklerden de yiyebilirsiniz. Lahanayı yemeklerinde çok fazla kullandıklarını gördük.

 Çekya gecesi için gittiğimiz restoranda, Prag’a özgü çorba, meze ve yemek çeşitlerini tatma fırsatı bulduk. Ayrıca yöresel kıyafetleriyle şarkılar ve danslar eşliğinde hazırlanan program da çok keyifliydi. Farklı kültürleri her yönüyle tanımak adına çok faydalı bir gösteriyi izleme fırsatı bulduk.

Karlovy Vary

 Batı Bohemya'da 1370'te İmparator IV. Karl tarafından kurulmuş. Çekya' da kaplıcalarıyla ünlü bir turizm kentidir. Kâğıt helvaları ve porselenleri de ünlü.

Prag gezimizin ikinci gününde Karlovy Vary şehrini de gezip görme imkanımız oldu. Bu şehrin önemi bizler için büyük. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk’ün bir süre tedavi için kaldığı bir yer burası. O’nun konakladığı oteli, yürüdüğü yolları, tedavi için kullanılan termal suları görmek bize ayrı bir mutluluk verdi.

 Burası çok huzurlu, şirin, tarihin olduğu gibi korunduğu bir yer. Biz burayı çok sevdik. Prag’a gelip de burayı görmeden gitmemelisiniz.

 Burada ördek eti yemenizi de ayrıca tavsiye ederim. Çok lezzetli olduğunu söylemek isterim. Bir porsiyon bile 3 kişiyi doyuruyor.

Karlovy Vary'de seramik, kristal eşyalar satın alabilirsiniz. Kağıt helva özellikle termal tedavilerde kan şekerini dengelemek için yeniliyormuş. Biz çok beğendik. Bizdeki helvalara göre ince ve farklı aromalarda satılıyor.